Bugün az zamanda çok gezdik. Öyle çok foto çektim ki Face'den paylaşmak yerine buraya dizeyim rahat rahat dedim:))
Marmaris'te de hafiften serinlik başladı. Hâlâ ayni incecik giysilerimizleyiz ama ilk kez dün gece terlemeden rahatça uyudum. Örtünmek yok henüz. En güzel mevsimdeyiz. Ancak hava durumu yağmur gösteriyormuş diye duyunca korktum hemen sığla kozalaklarımı toplamaya koştum.
Kozalakları Günlücek mevkiindeki Marmaris Milli Parkı'n dan topluyorum. İki senedir, belki de daha çok zamandır uğramamıştım oraya. ''Haydi'' dedim kocama, ''haydi'' dedi düştük yola.
Yollar, ağaçlar çook güzel:))
Kısalar sığla, uzunlar çam.
Pisiler olmadan olmaz.
İşte deniz göründü.
Ben fotoğraf çekeceğim diye ormandan çıkıncaya kadar kocam kıyıya yerleşmiş bile
İki kocaman iskele perişan durumdaydı. Çıkmaya korktum. Özel bir şirketin elinde olmayınca böyle oluyor demek ki:(
Dikenli çamlar müthiş:)
Eski bir tulumba kalıntısı.
Sezon bittiğinden mi, ters rüzgardan mı nedir kimsecikler yoktu. Kozalaklar şaşırttı beni. Tazeleri henüz dökülmemiş. Yerlerde kara kara eskileri vardı. İki avuç zor topladım. En iyisi sıkı bir yağmurdan sonra güneş açtığında gelmek. Ancak yağmur döverse dökülürler:)) Yukarıdaki resimde dalında bir kozalak görüyorsunuz:)
Hoşçakal Günlücek. Yağmurdan sonra görüşürüz.
Buraya kadar gelmişken Yalancı Boğaz'a gidelim dedik. Yalancı boğaz, Marmaris'in sol tarafına düşer. Cennet Adası'nı doğal bir set olarak karaya bağlar. İşte fotolar:)
İşte tekneler göründü.
Ve boğaz. Sağ taraf yani Marmaris'e bakan taraf marina, sol taraf açık deniz. Tam taş toplanacak bir kıyısı var.
İnsanlar balık tutup kafa dinliyorlardı. Rüzgar olmasa, çıkınca üşümeyeceğimi bilsem atlamıştım suya:))
Sadece ayaklarımı soktum:)) Bu tarafta deniz sakin. Arka tarafımız, marina tarafı çok dalgalıydı.
Burası eskiden Fransız tatil köyü idi. Şimdi Türkler almış galiba. Çok güzel kamuflajı var. Görüntüyü hiç bozmuyor.
Bu da minicik bir teknecik:)
Dönüşte ''denize karşı bir çay içsek'' diye hayallenirken ın ınnnn....
Orda oturacak bir yer var galiba:) Bir bakalım, çay soralım...
Hımm...
Aaa...
Oooo
Yahu burası süper...
Okaliptüs ağaçlarının altında.
Ağacın kırılan dalına da mask oymuşlar. Üzgün:(
Eyyy çoluklu çocuklu akraba tâlûkâtı, seneye buradayız. Çocuk bahçesi bile vaar, hamaklar vaar, minderler var. Kahvaltı, yemek herşey var. Kısa günün kârı bu yeri öğrenmek oldu:))
Bugün Marmaris pazarının günü. Evde yemek yok. Pazara uğrasak balık vs. alsak.
Arabayı park ettiğimiz yerde kaktüs meyveleri:)
Aman efendim, hoş gelmişsiniz, yolunuz buralara ve oralara düşmüş pek iyi olmuş :)
YanıtlaSilSeni blog kaçkını seni diyeceğim ya diyemiyorum, bu face yok mu,hepimizi kaydırıyor oraya nedense.
Ne güzel resimler, hele o mask oyulmuş ağaca bayıldım.
O senin sığla ağaçlarından, arkadaşım Kurtuluş'un bahçesinde de varmış iki tane. (İzmir/Bayındır/Yakapınar köyü) Duyunca hem kulaklarını çınlattım hem de aman bana kozalak dedim ama, hiç yokmuş nedense.
Ben bir toplayabilsem isteyenlere göndereceğim inşallah. Tazesinden olsun istiyorum, yoksa yerler dolu.
SilGerçekten çok ayrı kaldın blogdan ,süper bir dönüş oldu yüreğine gözlemine objektifine sağlık süper karelerle bildiğin dizi çekmişsin:)
YanıtlaSilBu güzel cennet köşeleri tek tek yok edenlere bir kez daha lanet okudum inan.
sağlıkla ,sevgiyle kal.
Ne güzel anlatmışsın ablacım,bende gezmiş gibi oldum teşekkürler...
YanıtlaSilYolda çok sevdigim eski bir tanıdığa rastlamisin gibi hissettim birden iyi ki de feyse ;) koymamissin Nedret abla. Nasıl da severim kaktüsün meyvesini . Fotolar harika, sevgiler
YanıtlaSilgreat !
YanıtlaSilGreetings from Poland :)
Katarzyna
www.sajuki.blogspot.com
blogda bizde küsmedik ama çok özledik.bi daha böyle ara verme kesinlikle.fotoğraflar muhteşem nasıl özledim marmarisi ve çevresini.sayende hem özlem giderdim hem anılarım depreşti :)
YanıtlaSilçok güzel bir yer,üçüncü bakışım bu posta,,e artık yazayım dedim,,gerçekten sezon sonu ıssızlığına bayılıyorum,,seneye yine git,,sevgiyle)
YanıtlaSil